Çocuklarla Belediyeler Üzerine Mini Röportaj

Ceren: Bu röportajımı kabul ettiğiniz için teşekkür ederim.

Çocuklar: Rica ederiz.

Çember Dergisi çocuk hakları ve politika dergisi, belediye seçimleri yaklaştığı için sizinle görüşmek ve görüşlerinize dergide yer vermek istedik. İlk aklıma gelen şeyi sorarak başlıyorum. Size belediye deyince aklınıza neler geliyor?

Zam ifade ediyor. Hayat zammı aklıma geliyor.

Hımm, aslında belediyelerin zam yaptığı şeyler var evet. Ulaşım için kullandığınız otobüs, vapur biletleri mesela ya da şehir suları gibi.. Ama sanki siz daha büyük bir şeyden bahsediyorsunuz. Peki belediyenin işi ne, ne yapar belediyeler?

Zam yapar, park yapar, oyun parkı açar, su kuyuları açar.

Belediye bir insan olsa, emirler yağdıran zengin bir tip gelir benim aklıma. İnsanların evi yıkılıyor ama o yine de para derdinde.

Hımm, epey kötü bir tablo çizdiniz. Peki tanıdığınız bir belediye başkanı var mı? Hangi belediye başkanını tanıyorsunuz?

Ben bir tek Recep Tayyip Erdoğan’ı tanıyorum. 

Ama o belediye başkanı değil, devlet başkanı.

Bilmiyordum, bir aydınlanma yaşadım.

O ülkeyi yönetiyor ama ben size şehirleri yönetenleri soruyorum aslında.

Benim hayalimde kadın belediye başkanı var. Şık, bakımlı, güler yüzlü…

Biz çocuk hakları alanında çalışanlar olarak her 23 Nisan’da çocuklara belediye başkanı gibi rol verilmesinden hoşlanmıyoruz, çocuk hakları ile ilgili bir şey yapmayıp  böyle göstermelik davranmaları hoşumuza gitmiyor. Siz ne düşünüyorsunuz bu uygulama hakkında?

Biz de sevmiyoruz. O gün herkese oyuncak dağıtmaları daha iyi olur.

Park açsınlar, okulları bir ay tatil etsinler!

Belediyenin çok parası var, ama çocuklara değil, başka şeylere harcıyor.

Okulu açıp kapama yetkileri de yok aslında belediyelerin. Ama anladığım kadarıyla siz merkezi yönetimle mahalli yönetimi karıştırıyorsunuz. Ama şunu net anlıyorum ki aslında çocuklar belediyeler ne işe yarar pek bilmiyorlar. Ama yine de park açabileceklerini biliyorsunuz, peki belediyelerin sorumlulukları ne olmalı, mesela nasıl parklar açmalılar?

Belediyelerin en birinci sorumluluğu yardım etmek. Okul açabilirler. Çocuklara yemek dağıtabilirler. Oyun parkı yapabilirler.

Oyun parkı istiyorsunuz ve haklısınız ama etrafta bir sürü sevmediğiniz park var, sizin hayalinizdeki park nasıl peki?

Bir havuz olmalı parkta, hem kum havuzu hem yüzme havuzu olmalı…

Oyun parkların içinde oyuncak odaları olmalı. Çocuklar gelecek, oyuncaklarla oynayacaklar ve gidecekler, kütüphane gibi… Oyuncak odalarında legolar olsun, nintendo switch’ler olsun… Parkın içinde bir tane gölet olmalı.  Ama gölet bağlantısız olmayacak, doğaya, nehirlerle denizlere bağlanacak… Göletin içinde biz gözlemleyebilelim diye balıklar, yengeçler olmalı. Parkın her yerinde 23 Nisan bayrakları olsun, her yerde “yaşasın çocuklar” yazsın!

Bu ne kadar güzel bir hayal hatta ne kadar ince düşünülmüş ve yapılabilir bir plan; harikasınız! Peki hemşehri kelimesini hiç duydunuz mu? Belediye kanununda “herkes yaşadığı yerin hemşehrisidir ve belediyeler tüm hemşehrilerine saygı duyar ve yardım eder” der. Biz kimlerle yaşıyoruz. Belediye çocuklar dışında kimlere karşı sorumlu? Siz kimlerle yaşıyorsunuz bu şehirde?

Annem, babam. Hayvanlar!

Peki bitkilere karşı da sorumlu mu?

Hayır! 

A çok net hayır dediniz, neden öyle düşündünüz?

Çünkü onlar canlı ama konuşamıyor. Bence sadece ses çıkarabilenler hemşehri olabilir.

Ama konuşamayan insanlar da var? 

Ama iletişim kurabiliyorlar.

Ama bitkisel hayatta aylarca yıllarca iletişim kuramayan insanlar da var. Onlar hemşehri değiller mi?

Aaaa, hiç onu düşünmemiştik.

Ama bedeni yok bitkilerin, böbreği yok, kalbi yok! Bedeni olmalı hemşehri olması için… Ağzı olmalı, gözleri olmalı, burnu olmalı…

Peki balıklar hemşehrimiz mi?

Evet, belediye başkanları balıklara hizmet etmekle de sorumlu.

Vaktinizi bana ayırdığınız ve bu güzel sohbet için teşekkür ederim. Umarım bu konuştuklarınıza uygun bir yönetici seçebiliriz. 

*Bu röportaj Ceren Suntekin tarafından, ebeveynlerinin işbirliği ve desteği ile 8 yaşındaki iki çocukla çevrimiçi ortamda gerçekleştirilmiştir.